Kemal Deniz
Köşe Yazarı
Kemal Deniz
 

KANALBOYU

Işıklarla görklü suyun derinliklerine nüfuz etmek için güneş iner yere. Ay ve yıldızlar minder atıp kahve içerken, Kanalboyu ’nu seyreyler.Su ve güneş ışıkları buluşur. Kanalboyu, her seher özenle yıkar bir gün önceden kalan suyu. Yeni güne başlar tertemiz su ile. Ab-ı hayat… Cansuyu… Yeniden doğuşun habercisi olarak aşk ile gümleyince Kernek’te ab-ı hayat; yolculuğa çıkar Kanalboyu’nda. Kernek’in deli kısrağı Kanalboyu! Şen şakrak oynaşır, eğlenir. Kernek’le konuşmak, Kanalboyu’yla konuşmak, ab-ı hayatla buluşmaktır. Sırlı, ketum kanalboyu, hangi aşklara şahit oldu. Kaç kez kırılıp dökülmelere sessiz kaldı. Kaç hazan, kaç bahar geldi geçti. Hayat kaç hazanda sona erdi. Kaç cemreden sonra baharla yeniden canlandı doğa. Kernek’in aşk gözyaşları... Sevip de kavuşamayanların acısı Kernek’le akar, gider Fırat’a karışır. Ağıtlar sessiz sakin. Ağıtlar içe damlatır gözyaşlarını, kıyısında gezinenlerin önünden geçer de kimsenin haberi olmaz.  Kanalboyu görklüsu. Rengi gök, alnı ak, köpüğü bembeyaz su. Zamanla yarışan su. Analar ne ağıtlar yaktı senin başında. Kaç sevgili senin başında, sana yaşlı gözle baktı. Beydağı’na sırtını dayamış, Derme’den ılgıt ılgıt esen yelin serinliğinde, türküler söyleyerek koşar Fırat’a.Kernek’in Kevser’i yola düşürdüğü yerdir Kanalboyu.  Kernek…Ahh!  Kernek… Kanalboyu öyle bir yer ki, Rabbim cennetten bir köşe göstermek için yaratmış. Havası ılık, suyu serin, etrafı şen şakrak.  Miski amberi buraya taşır seher yeli. Yeşillikler, kuş cıvıltıları, akan Kevser’in şırıltısıyla insana huzur veren mekân. Sessizce akan hayat suyuna gündüz güneş, gece ay ve yıldızlar eşlik eder. Mevsim bahar olunca renk renk mücevherler gösterir kendini: çiçek diye, gül diye, aşk diye… Kanalboyu nazlı nazlı yol alır. Ak köpükten gelinliğin içinde. Ağ gelin… Ahh! Ağ gelin… Durmaz koşar; Beydağı’nın, Kernek’in deli kızı. Derdi, gamı, güzellikleri taşır sırtında.Çiçeği, gülü, bülbülü ziyaret eder yurdunda. Su hayat, su medeniyet, su insan. Sever, sevilir; düş görür, hayal görür; yer görür, gök görür, kuş görür; berduş görür, serhoş görür Kanalboyu. …  Malatya’da Kanalboyu, ab-ı hayat akmıyorsa; Beydağı iğde, ıtır kekik kokmuyorsa; dut, kara erik, ceviz,  kayısı çiçek açmıyorsa; analar, bacılar değirmene kalkmıyorsa; güneş, ay, yıldız Kernek’e bakmıyorsa; kıyamet yakındır. Her kıyamet yeni bir doğuştur. “Anam, anam, anam Kernekli misin?  Kerneğe gelmeye yeminli misin? “ Kanalboyu,  Malatya’ya candır, canandır, hayattır, aşktır, mutluluktur. Bu kadim dostla yeniden diriliş zamanıdır. Haydi, Malatya Kernek’e! 
Ekleme Tarihi: 11 Ağustos 2021 - Çarşamba

KANALBOYU

Işıklarla görklü suyun derinliklerine nüfuz etmek için güneş iner yere. Ay ve yıldızlar minder atıp kahve içerken, Kanalboyu ’nu seyreyler.Su ve güneş ışıkları buluşur. Kanalboyu, her seher özenle yıkar bir gün önceden kalan suyu. Yeni güne başlar tertemiz su ile.

Ab-ı hayat… Cansuyu… Yeniden doğuşun habercisi olarak aşk ile gümleyince Kernek’te ab-ı hayat; yolculuğa çıkar Kanalboyu’nda. Kernek’in deli kısrağı Kanalboyu! Şen şakrak oynaşır, eğlenir. Kernek’le konuşmak, Kanalboyu’yla konuşmak, ab-ı hayatla buluşmaktır.
Sırlı, ketum kanalboyu, hangi aşklara şahit oldu. Kaç kez kırılıp dökülmelere sessiz kaldı. Kaç hazan, kaç bahar geldi geçti. Hayat kaç hazanda sona erdi. Kaç cemreden sonra baharla yeniden canlandı doğa.
Kernek’in aşk gözyaşları... Sevip de kavuşamayanların acısı Kernek’le akar, gider Fırat’a karışır. Ağıtlar sessiz sakin. Ağıtlar içe damlatır gözyaşlarını, kıyısında gezinenlerin önünden geçer de kimsenin haberi olmaz. 
Kanalboyu görklüsu. Rengi gök, alnı ak, köpüğü bembeyaz su. Zamanla yarışan su.
Analar ne ağıtlar yaktı senin başında. Kaç sevgili senin başında, sana yaşlı gözle baktı.
Beydağı’na sırtını dayamış, Derme’den ılgıt ılgıt esen yelin serinliğinde, türküler söyleyerek koşar Fırat’a.Kernek’in Kevser’i yola düşürdüğü yerdir Kanalboyu.  Kernek…Ahh!  Kernek… Kanalboyu öyle bir yer ki, Rabbim cennetten bir köşe göstermek için yaratmış. Havası ılık, suyu serin, etrafı şen şakrak. 
Miski amberi buraya taşır seher yeli. Yeşillikler, kuş cıvıltıları, akan Kevser’in şırıltısıyla insana huzur veren mekân. Sessizce akan hayat suyuna gündüz güneş, gece ay ve yıldızlar eşlik eder. Mevsim bahar olunca renk renk mücevherler gösterir kendini: çiçek diye, gül diye, aşk diye…
Kanalboyu nazlı nazlı yol alır. Ak köpükten gelinliğin içinde. Ağ gelin… Ahh! Ağ gelin… Durmaz koşar; Beydağı’nın, Kernek’in deli kızı.
Derdi, gamı, güzellikleri taşır sırtında.Çiçeği, gülü, bülbülü ziyaret eder yurdunda.
Su hayat, su medeniyet, su insan. Sever, sevilir; düş görür, hayal görür; yer görür, gök görür, kuş görür; berduş görür, serhoş görür Kanalboyu. … 
Malatya’da Kanalboyu, ab-ı hayat akmıyorsa; Beydağı iğde, ıtır kekik kokmuyorsa; dut, kara erik, ceviz,  kayısı çiçek açmıyorsa; analar, bacılar değirmene kalkmıyorsa; güneş, ay, yıldız Kernek’e bakmıyorsa; kıyamet yakındır. Her kıyamet yeni bir doğuştur.
“Anam, anam, anam Kernekli misin?
 Kerneğe gelmeye yeminli misin? “
Kanalboyu,  Malatya’ya candır, canandır, hayattır, aşktır, mutluluktur. Bu kadim dostla yeniden diriliş zamanıdır. Haydi, Malatya Kernek’e! 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve malatyahakimiyet.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.